30 Nisan 2010 Cuma

DİYETLİ GÜNLER...

Evet sonunda diyete başladım mutlu ve gururluyum bide sabah uyanıp koşarsam değmeyin keyfime...
Aslında başlamakta zorluk çekenlerdenim bir de telesekretere konuşamayanlardan ehe ehe konumuzla ilgisi yoktu aklıma esti yazdım kabul hahayt.
Şimdi efendim ; sabah klasik olarak, peynir,salatalık,domates,zeytin yiyorum, kuşluk dediğimiz 10-11 sularında bir meyveee, öğlen et ve sebze, 15-16 suları gibi bir iki tane bisküvi ve akşam sebze yoğurt... Ama tabi istersem sütlü tatlı yiyeceğimi bilmem beni rahatlatan. Gazam mübarek olsun ve söz yarından itibaren sabah kalkıp koşacağım... Sürekli su içme halindeyim ...guluk guluk ses çıkarıyorum yürüken :)
Sabırsızım sabırsız iki gün yemedim ya hemen bakıcam göbek çekildimi, yüzüm kaşık kadar kaldımı hahayt. Yani sanki 2 günde aldım bu 7 kiloyu ... Çok stres yapmıyorum çünküüü stres yaptığımda ertesi gün bırakıyorum!  hırsımdan daha çok yiyorum bu kez sinsi sinsi ilerlicem...
Bide yani bizim milleti hiç anlamam ya!!! diyetteyim diyorum ' aaa senin neren var aaa! ' allah allah varki yapıyoruz yani dimi. Yoksa ben mazoşist miyim? kendimi mahrum bırakım en büyük keyfim olan tatlıdan abır cuburdan aaaaaaaaaa deli ediyolar beni. ' yok sen abartıyosun daha neren kaldı ' diyolar sonrada 'hmm biraz göbeğin çıktı o elbisede ' allahım bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bir kerede biri duyup ' kendini nasıl iyi hissedeceksen öyle yap ' demedi demicek ben size söyleyeyim.
Birde herkes beslenme uzmanı sanırsın. 18:00'den sonra yeme tamam! Ekmek yeme tamam! Şekeri kes, unu kes ! walla mı ? Hiç bilmiyordum inanın :)
Bide yani benim diyetisyene gitmişliğimde var eee sonuç cıks. Yahu insan kendini hazır hissetmediği zaman ne yapsa boş olan paracıklara oluyo sürekli bir el değiştirme hali :)  Varsa diyet yapanını yazın gaza getirelim birbirmizi ekürü olalaım ehe ehe ehe ehe
Zayıf kalın efendim öpücükler...

29 Nisan 2010 Perşembe

KUMAR- KIBRIS- BİZ :)

Biri beni durdursun ehe he ehe. Geçen sene bu zamanlar gittiğimiz Kıbrıs'tan bahsedicem bu kez. Evet baş rollerde ben ve Monocuğum varız yine. Bu kez hem ziyaret hem eğlence oldu. Mono'nun abisi S. Kıbrısta askerlik yapıyordu (geleli 1 ay oldu) onu ziyarete gittik...
 Adanadan Kıbrıs uçakla 30 dak. :) inanılmaz güzel, uçağın havalandığını bir de iniş yaptığını hatırlıyor insan... Yalnız birşey dikkatimi çekti Kıbrısın havadan görünüşü bildiğin bir çöl... Ercan'a ( havalimanının adı) inerken dedimki; galiba burda araç felan yok develeri getirecekler ve biz yolumuza hörgüç üstünde, bedevi modeli devam edeceğiz hahayttt. Neyse efendim tabiki araç var bakmayın geyik yaptığıma :)
 İndik taksi tutup Girne'ye geçtik. Bu arada taksi fiyatlarından bahsetmeden geçemeyeceğim ateş pahası 15 dakikalık yola 150 tl ödedil offf dedim bu ne? ama tabi el mecbur! Sonra, askerimizi gördük mutlu olduk, kendisi daha bi mutluydu kardeşi ve biricik yengesi  geldiği  için eh ehe ehe ( yenge ben oluyorum ). o gün gezdik Girneyi, dolaştık, sahil çok güzeldi turkuaz bir deniz ve her an mavi yolculuğa hazır teknelerle doluydu, salaş güzel balıkçılar, yer yer  hediyelik eşya dükkanları,araçlar İngiliz usulu şöförler sağ tarafta  ve çok enteresan trafik lambası yok!!! Yaya ayağını caddeye attığı anda, arabalar duruyor ve yaya aheste aheste yürüse bile ses çıkarmadan, kornaya basmadan,sabırla geçmesini bekleyip sonra yola devam ediyor.Hatta bir inek yola çıktı, tam üç sürücü ineğin o ağır aksak yürümesini bekledi, inek karşıya geçti ve trafik öyle devam etti, İstanbulda hiç böyle birşeye tanık ol(a)mayan ben şaşırdım ve özendim açıkçası bu saygı çok hoşuma gitti....




 İnsanların konuşmalarıysa daha süperdi. Ben şive,ağız olaylarını çok severim sırf pislik olsun diye garsonla yarım saat sohbet ettim havadan sudan :) en son Mononun ' yeter Hürrem adam anlayacak 'demesiyle kendime gelip susutum hahaytt Yanlış anlaşılmasın dalga geçmedim şivesiyle, kulağa hoş ve egzantirik geliyor. 'ne istedin Gardaş ' diyo mesela. Girdiğimiz bujiteride kadın içerden sesleniyo ' Kim var oraştaaaa ? '  'Napan seeeen? ' dediğinde 'iyidir sen napan ? ' moduna girdim hemen :))

Türkleri sevmiyorlar demişlerdi biz giderken; bu cümleye bazen evet bazen hayır diye cevap veriyorum ben şuan. Bazıları kötü davrandı, soru sorduk cevap vermedi, sallamadı. Bazıları çok içtendi , çok samimi...Her milletin  iyiside  var kötüsü de heyhat ...
 Akşam olup askerimizi birliğine bıraktıktan sonra ; Mononun kuzeni ve sevgilisi (K. ve D.) bizi Kıbrısın geceleriyle tanıştırdılar, Magusa'ya götürdüler bizi... Önce mükellef bir sofra, gelsin Hellim peynirleri, gitsin balıklar, rakılar, rokalar vs. Görgüsüzlük yapmanın alemi yok işte :) zaten bayılırım ben Izgarada kızarmış üzerine kırmızı biber serpilmiş Hellim Peynirine gözüm dönmüş gibi onlar sohbet ederken ben tabağı bitirdim sohbet bitince zavallılar bir müddet hellim aradı bulamayınca yeniden sipariş ettiler  tabi bu kez benden bayaaa bir uzağa koydular tabağı ehe ehe ehe ehe ehe.Kıbrısa gideniniz olursa lütfen haberim olsun hellim isticeeem :) Migroslarda da var deyip bana ukalalık yapmayın, Kıbrıstakinin tadı başka hahaytt.


Birde ŞEFTALİ KEBABI vardı tadı çok güzel olan. Efendim bu kebap ismini Kıbrıslı sokak kebapçısı Ali ustadan almış. Soranlara; kendi adını söyleyip şef  Ali kebabı diyormuş, sonra  Şeftali kebabı diye söylenip bu adla kalmış. Minik minik sarma görüntüsünde bildik kebap gibi değil...  Gayet enfesti aşağıya resminide koyuyorum yiyenlerinizin ağzı sulansın diye hahaytt

Neyse bu kadar yemek anlatmak baydı. İşin en keyifli kısmına gelim. Kıbrısta her yer zibil gibi Casino olduğu için, genci yaşlısı, esanafı, tüccarı,balıkçıcı hemen hemen herkes kumar oynuyor. Bakkal dükkanı gibi adım başı Casino... Evet evet tamda düşündüğünüz gibi başladım ben 'Monooooooo kumar oynıcam ben, buraya kadar geldim madem, oynıcaaaaaaaam' K. ve D. orda yaşadıkları için hemen hadi dediler hemen gidelim çat gittik ve ben filmlerde gördüğüm ilk kez kapısından girdiğim casinodayım. Kapıda bir ablalar vardı offf offf diyorum! hepsinde etekler ultra mini, gögüsler forraaa :) ful makyaj yapılı saçlar aman allahım dedim bu ne güzellik bunlar bayansa biz neyiz :) Mono'ya baktım oda etrafı süzmekte, içimden dedim ki ' Hürremcim kıskanmak yok bırak baksın sende bakyorsun, olay çıkartma ' :)  İçeri girdik neyse... Herkesin elinde buzlu viski, yoğun puro dumanı vs... yemek içmek serbest ve ücretsiz en güzel tarafı bu sanırım :) ben tabi hemen moda girdim buzlu beyliz aldım, oturdum makinanın başına şıkr şıkır oynuyorum Monocuğum tutuştu ahanda Hürrem moda girdi yandık! ne kadar kaybedicek diye :))) neyse makineden 50 tl kazanarak kalktım sonra hemen sıcağı sıcağına paramı almalıyım dedim kızları çağırıyorum bakmıyorlar bana :(  K. dediki ' Hürremciğim kızlara öpücük atarsan gelirler !!!! usul bu !!! allahım nasıl bir şaşkınlık bendeki nasıl yani öpücük atıcam ve yanıma gelecekler ? evet dedi D. ile gülüoyolar benim saflığıma :))) Mono atladı tabi ' ben atarım sen yorma kendini' sulu Mono :)) neyse ikimiz de attık öpücük cidden kız geldi, verdi 50 tl bana :)) K. ve Mono rulet oynadılar acemi şansımızdan orda da para kaybetmedik bu arada ben buzlu beylizi bitirip yenisi istiyorum öyle bir ortama alıştım doğuştan kumarbazım şekliyim :)))

Bir zaman sonra tabii; o kumarbaz, elinde kadehle gezen benden eser kalmadı. Anında özüme döndüm.Yüzüme bakan Mono bile ' uykun geldi senin' diye olayı çözdü. ' yaaa gözlerimde dumandan mahfoldu,  şıkır şıkır ses başım şişti ' diyerek uykusuz ve huysuz halime anında döndüm :) çıktık ordan bildik sakin hayatımıza döndük. cıks bize göre değil bu kumar hayatı hahayyt.

Ertesi gün son günümüzdü, Kıbrıs kalesini gezdik.Lefkoşayı gezdik.. Hediyelik eşya aldım tabi yine.Bide aaa Mono bak gümrükten makyaj malzemeleri alıcam diyerek onu strese soktum :)) ama alamadım zamanımız kalmadı ...




Vee sıkılıp yaramazlık yapan ben hahaytt...


Bir seyehatimide sizlerle paylaştım mutluyum :)  Hoşçakalın....

27 Nisan 2010 Salı

GAZİANTEP...

Efendim taaa en baştan ne dedik bu kız gezmeyi tozmayı çok seviyor... İşyerinde arkadaş sohbeti sırasında antepin tatlılarından bahsedildi ama öyle böyle değil, efendim antebimizin tatlıları şöyle hafif,böyle taze. Fıstık yerli olduğundan ucuz. Antebimiz böyle güzel şöyle güzel. Yahu dedim Mono'da bana sürekli ; gel seni Antepe götüreyim tatlı yedireyim' demiyor mu ? Diyor :) işte ben şimdi gazı almışken giderim...
 Laf arasında 'Mono canım tatlı istedi 'diye konuya sinsice giriş yapılır. 'E Hürremciğim bırak şu şahane İstanbul'unu da gel adanaya, ben seni Antep'e götürüp yedireyim ' diye beklenen cevap gelir. Biraz ' ya bilmem ki şeyyyy kem küm ya uzakkk aman tatlı içinde gelinir mi? ' tadında ayak yapıldıktan sonra, 'iyi ozman yıllardır sölüyorsun hadi bu hafta sonu geleyim de bir gezdir' sözümle  mono bunun her zamankinden farklı olduğunu, uçak biletlerini ve rehberlik ücretini saniyeler içinde hesaplayıp ' 'hmm ya şimdi mi ? haftaya mı? ' tarzında takdire şahan cevaplar verir ama artık çok geçtir hahayttt. Hürrem aklına koymuştur Antepe gidilecektir gerisi teferruattır ehehehehehehe . Hatta bunu duyan ablalarım ( kuzenlerim ) 'Bizde gelelim'  der seve seve kabul edilir.

Şimdi size Antep yani Entep'den anılar ....

Bir kere Antep'e gidip o şahane katmer'i yemeden gelmeyin. Çok fazla da yemeyin. Düz duvara tırmandıracak özellikte bir şey :) İncecik baklava hamurunun içine halis kaymak, ve bol bol fıstık ezmesi. Sabah kahvalıtıda bu ikiliye soğuk süt eşlik etmekte özelliği o sütle yenecek,ben çay düşkünü olduğum için çayla içtim ama hahayt. hmmm enfes tek kelimeyle enfes ve asla ağır değil, insanı kesmeyen cinsten yada ben kesilmedim hiç orasıda olabilir aha aha aha

İşte resmi ...


Kahvaltıdan sonra Monocuğum bizi gezdirdi, bakırcılar çarşısına götürdü...Uuu süper gerçi biz Yeditepeli olduğumuzdan bizim gözümüzü çok çok boyayamadı malumunuz, bizim Kapalı çarşımızdı, mısır çarşımızdı heryere bedel pehhh :) Bakırlarda süperdi, Monocuğum bakışlarımdan anlamış olacak ki ' sakin ol hediyelik eşya bir kaç kişiye alınır çarşının hepsini toplama' Hürremciğim şeklinde ültümatomlar verdi hahayt İşe yaradımı ? Tabiki hayır hahayt. Bir dizi arkadaşlarıma bakır,kapaklı Türk kahvesi fincanı aldım çok şeker bayıldı bizim kızlar bu şirin şeye...  Çok tatlı dimi ama ?

Vee Kuzenimle bir Antep pozu, artık Mono nasıl yorulduysa, haberi bile yok bizim arkasından pos verdiğimizin :) Zaten kendisi markete bile arabayla gittiğinden, bu kadar yürümek ona azaptı ,ama napsın Hürrem'in başının etini yemesindense bu eziyete katlanmak daha iyi ehe ehe ehe Elimdekilere dikkat ne kadar karabiber,acıbiber,kimyon vs. varsa topladım organik barharat mantığı hahayt

Neyse burdan çarşının kuru dolmalık vs. satan yerlerine gittik. Ordanda İstanbula götürülmek üzere bir sürü birşeyler aldık...

aaa sölemeden geçmeyeyim Dolma Taşı aldık. Hani sarma yapınca açılmasın diye annemler tabak koyar ya işte Antepte dolma taşı var hiç tabak koymaya gerk yok. Bilmeyenler için koyuyorum resmini ...

Tüm bunların sonunda 'acıktııııık ' dedik. O zamanda Monocuğum bizi; Lahmacuncuya götürdü.Çıtır  çıtır incecik hamurlu lahmacun lezizdi. Ben Lahmacun sevmediğimden sadece tadına baktım ama çok güzeldi gerçekten.Buyrunuz örnek resmimiz aşağıda ehe ehe ehe

Bu fasıldan sonra sokakta meyan kökü suyu satan amcalardan meyan suyu içildi...
Gitmemize yakın tatlımızı da yedik...
Yani daha neler var tabi Antepte tabide biz bukadarını yedik ama patlamak üzereydik ye ye.Sokak aralarında içtiğimiz mandalina sularını felanda saymıyorum yani düşününn. Patldık resmen diyet oda ne aaa ne ayıp :)
Bir kez daha Monocuğuma teşekkür ederim yaşıyorum bu güzellikleri onla olduğun için herşey daha güzel daha heyecanlı daha yaşanılası seviyorum seni kro...

26 Nisan 2010 Pazartesi

Sıkıldım...

Her sabah spor yapıcam,bugün kalkıcam deyip saati sabah 06,00 kurup saat çalınca;yarın koşarım deyip kapatmamı neye borçluyum acaba ??? Diyet yapmalıyım malumunuz eylülde gelinlik giyecek buz zat!!! yok onuda yapmıyorum :S bu kadar düzenli kafasına her koyduğunu yapan insan olmak nereye gitti ya! bulamıyorum ben onu... Bunları yapmadığım için mutsuzum :( acilen diyetttttttt,acilen koşamaya başlamam lasımm... Bir yerlere saklanasam,biri hepsini yapsa, hem zayıflasa,hem sabah kalkıp koşup incelse,hem gelinlik seçse,hem adanaya gitme fikrine alışsa...
Hiii yoksa ben DEPRASYON' dayım da haberim mi yok? hahahaha Depresyon değil yalnız DEPRASYON hahayyyt.
Tatlı yemek istiyorum kilo aldığımı düşündükçe, kendime tatlı ısmarlıyorum, biri bana dur desin! sakin ol desin! Geçicek desin!
Çalışmak istemiyorum,spor yapmak,çarşıya pazara gitmek,bir ev kızı moduna girmek istiyorum ühüü. Arkadaşlarımla deniz kenarında oturup sohbet edeyim, zırt pırt param bitmesin istiyorum...
Zaten akbilim çalındığından beri yollara döktüğüm paranın hesebı yok!!!
Birileri beni evine davet etsin ' gel Hürremcim iki sohbet edelim havan dağılsın ' desin. Hoş sohbete ihtiyacım var sanırım. Ya annemin de dediği gibi kuyruğuna basılmış kedi gibi gezmeyi,evde durmamayı seviyorum.Bir gezginlik,bir hiperaktif durumlarım var. Ama tabi hiperaktif insansam niye kilo alıyorum yada olanları veremiyorum,gelinlikte süper durmam için 8 kilo vermem lasım ühüüüüüüü. Birileri beni motive etsin çildıraciiğiim...
Bugün aynen bunları hissediyorum...

Sevgiler saygılar efendim...
Zayıf ve Formda kalın ehe ehe ehe

20 Nisan 2010 Salı

HASANKEYF... MARDİN MİDYAT...

Hasankeyf'teyiz ben poz peşindeyim monocuğum krocuğum tel konuşurken :) yaramaz ben. Seviyorum böle pozları çok doğal aha aha bayaa doğal aha aha aha



Eğleniyoruz...


Hasankeyf... Burası sular altında kalmasın... Çok güzel...






Çok yorulduk dedik 'buranın nesi meşhur?' Tabiki KABURGA DOLMASI,BÜRYAN'ı .. tamam dedik nerde yenir? Selim usta'da ok dedik!! kırdık direksiyonu ve Selim Usta biz geldik....




Bir insan benim kadar gezmeyi severmi a dostalar :) Şimdide mardin deyiz... Aşağıda ki resim midyatın göbeğinde bir anıt sefkilimlen...
Burası eski bir hanın avlusu diyim..



Bu altta görmüş olduğunuz konak'ta meşhur 'SILA' dizinin çekimlerinin olduğu konak ,ama içi boşken bir çekiciliği yoktu... Boran ağa olarak sefkilim vardı e Sılada ben oluyorum izninizle aha aha aha aha



Çayım olmadan asla dakikaları hahayattt



Gidin yahu güsle ülkemizin her yani ayrı zevk ayrı keyif vaadediyo .Oturmayın evinizde marka giyeceğinize,pahalı telefon kullanacağınıza,gezin görün,dğnya insnaı olun,vizyon sahibi olun, bu hayat bir kereliğine verilmiş bize,tadını çıkartın öptüm muju muju.

19 Nisan 2010 Pazartesi

KAPADOKYA KAPADOKYA KAPADOKYA


Kapadokya kadar merak ettiğim az yer vardı sanırım gittim gördüm ve resmen büyülendim tek kelime BÜYÜLENDİM... O kadar güzel ki peri bacaları anlatılamaz,doğal el değmemiş,saf,naif... Gitmeden ölmeyin derim. Göreme,Uçhisar,Kapadokya...
Eee yani yeni yöreye gidince ilk iş nedir? Yöresel yemek yemek tabikii...Efendim buraların kralı nam_ı diğer 'Testi kebabı'; enfes, dillere destan bişey.Garsoncuğum minik kuşum küçük bir çekiç getirince aaa dedim wallahi bu zevki ben yaşıcam :) kendim kırıcam süpeeeeeeeeeeeer!!! e yani şimdi turistler bizim ülkemizi tercih etmesinlerde ne yapsınlar? Biraz abarttım çok hızlı vurdum bir kısmı kebabın içine düştü hahayt. Ama siz benim gibi yapmayın 'İNSAN OLUN' düzgün kırın aha aha aha aha. Mono'cuğum beni götürüken 'Hürremciğim bak ben 'asmalı konak' zamanı geldim buraya ve testi kebabını 150tl yedim' diye beni bilgilendirmişti, yani 'testi kebabı diye tuttururcaksın biliyorum ama şansımı deniyorum belki vazgeçersin' eheuheuhe. Tabii işin şakası ozaman dizi varmış ve çok revaçtaymış ve kazıkmış herşey burda.Onların 150 tl yediği testi kebabını biz bu kez 13 tl yedik. Hatta bayağıda güldük 'kuzum iyi kazıklamışlar sizi' diyerekten...



Bu üstte gördüğümüz Motorsikletin hormonlusuna da ATV diyorlar. İkinci gidişimizde bisiklete binelim demiştim ben.Monocuğum daha bir atraksiyon yapıp hadi bunlara binelim buyurdu iyiki buyurdu acayip keyifli. Önceleri zaptetmekte güçlük çekiliyor,ama sonra alışılıyor. Hatta ATV ilgili unutulmaz bir anımı anlatayım da anılarımız tarihin tozlu sayfalarına hapsolmuş olsun hahayttr.
Şimdi efendim biz bu aleti kiraladık ama Monocuğum ' aaa Hürrem sen yaramazsın kesin bi tarafını çizer yaralarsın sen benim arkama otur keyfine bak,perileri seyret yorulma istediğinde kullandırcam' diye beni kandırdı. Sonra (kaçınılmaz son) arkada oturmaktan sıkıldım 'yaaa bende binicem ühüüü'diye çıs çıs çığırmaya başladım.Neyse öne geçtim Mono arkada; direksiyon hakimiyetini hafif kaybeder gibi olmamla monun arkamdam kollarıyla direksiyonu tutması o kocaman bacaklarını yere sürtüp durdurmak istemesiyle biz kendimizi kabak tarlasının içinde bulduk :))) Hoca bizi göremeyince arkaya bir geliyor ki; biz kabak tarlasının içinde gülmekten kopmuşuz hahayt Herzmanki gibi Monocuğum hakimiyet onda olmadığı için, korktu Hürreme bişey olacak diye ( burda yazar havalara girmekten çekinmemekte eheuhe) ayaklarını yere fren yaptı. Bu arada bacakları morardı derileri soyuldu tabii acıdı,kanadı... Kapadokya hatirası oldu ona ehe ehe he.



Buda ATV 'den kazasız belasız indikten sonraki halimiz :)))

Aslında balona da binmek istedim ama cidden korktum ve çok pahalıydı yahu :P
Bir de tabiki; çamurdan kase yaptım,bir kaç tanede hediyelik aldım katkı olsun yöreye mantığı :)
Oralarda gezerken gözüme deve çarpmasın mı? çarpsın :)Mononun yüzüne baktım 'tamam dedi anladım deveye bineceksin ' ehe ehe 'hadi bin bakalım' tam binicem zırrr telefon arayan bi tanecik annem, demesin mi ' dikkat et develer bazen binenlerin ayağını ısırıyor' haydaaa!!! Tırstım tabi... Bu korkuyla binene kadar deve ayağa kalktı, bu kez de gözüme çok büyük göründü, 'yok ben binmicem 'deyince 'yok yok olmaz sonra konuşacaksın, deveye bindirmedin beni' diye 'yok hiç almim hadi bin' diyerekten Monocuğum bir kez daha ne kadar beni!! düşündüğünü belli etti ehe uhe euehe.Merdivenle deveye bindikten sonra; ciyak ciyak ' monooo monooo resmimi çek eşe dosta hava atıcam, bu olay kaçmaz çek çek' diye bide utanmadan kamereman cevat kelle mooduna soktum sevgilimi, allahtan benim bu hallerimi bile bile beni sevdi bağrına bastı eheue he
Seni seviyorum Mono her şekilde seviyosun ya beni, naparsam yapim,walla BÜYÜKSÜN eheuheueheu.

HAFTA SONU...



Uçak biletleri önceden alındı, valiz itinayla hazırlandı,manikür yaptırıldı,kaşlar düzeltildi,fön çektirildi,spor ama şık giyinildi,doğal makyaj yüze sinsice işlendi, Atatürk Hava Limanından Mono'nun yanına gidilmek üzere, 1 saat 15 dakka göze alınarak uçağa binildi...
İnildiğinde,önce sımsıkı sarılındı sonra '01.... araç park yapma!! ilerle!!! ' sesiyle bu ormantik saniyelerin yerini 'hadi hadi binip kaçalım ceza yemeyelim' telaşı sardı :) Yolda giderken uçakta tamda arka koltukta oturan ve hiç susmayan iki bebek anlatıldı :) ve yarın gidilecek olan spa otelinin hayalleri kuruldu
'Ben masaj yaptırıcaaaaam,bide süt banyosu,bide kil maskesi 'dendi 'Hepsini yaptır aşkım ne gördüysen yaptır, aman birşeyden eksik kalma' diyerek Hürremle dalga geçildi. 'Bu kadar İstanbullu,bu kadar şımarık, bu kadar herşeyin pahalısını eliyle koymuş gibi bulan biri olmak zorunda mısın?' diye uğraşmalar yol boyu devam etti.






Ertesi gün;
Spa otelinin yolu tutuldu, yol boyunca görülen herşeyden istendi,bir ton şımarıklık yapıldı hahahayyt.
Dağların arasında, eski mimari yapılı tatlı sıcacık otel görülünce heycanlanıldı, lobide işlemler yapılır yapılmaz,vucut şifalı termal suların sıcaklığına bırakıldı...
Etrafa şöyle bir bakıldı, yaşlı çiftler arandı ama hayır genç çiftler,dizleri ağrımayanlar,zevk için gelenler çoğunluktaydı ... Oysaki burası terman otel buraya 'yaşı geçkinler gelir' fikri sabitti...
Sonrası,tam bir ferahlama tam bir huzur. Masaj 55 dak. ve huzur... Hamam sefası 60 dak. + kese huzur... Kil maskesi yeşil ama faydalı,yıkandıktan sonra tertemiz cilt huzur... Süt banyosu için uygun zaman yok: benim için hüsran mono için huzur... :))
Akşam hadi bişeyler içelim denildi. Dağa karşı kırmızı şarap içildi hepsi extraya yazıldı, 'ne o daldın gittin extraları mı hesaplıyosun? ' denildiğinde bu kez şaka yapan değişti :) 'Haşaaaaaaa alıştık artık Hürrem Hanımla gezmeye Extra extra istemelerine :)' diye gerçek şakacı yine sahalara görüldü :))))
Velhasıl, çok güzel bir hafta sonuydu, tertemiz,miss bir hafta sonuydu, bol yeşillikli,bol keseli,köpüklü,insana çarpıntı yaptıracak kadar şifalı sulu,bol sauna'lı hafta sonuydu.
Merak edenlere : Bahsettiğim kaplıcalar. Nİğde yolu üzerinde ÇİFTEHAN ÇELİK OTEL'di. Zamanınız varsa mutlaka uğrayın. Herkese bol köpüklü,bol manzaralı hafta sonları efendim...

13 Nisan 2010 Salı

ADANA ADANA...


Efendim ben 12/01/2006 bir aşık oldum bir aşık oldum...Evet buraya kadar süper :) aşık olduğumda bana aşık hemde çoook ( burda yazar havalara girmektedir) hahayt
Gel gör ki; ben doğma büyüme İstanbulluyum namı diğer Yeditepeliyim ama o Adanalı, evet Adana da süper bi şehir havadar,yollarda portakal ağaçları var,trafik derdi yok,yemekleri güzel,herşeyi geç adanada sevdiğim var....


Ama Fakat Lakin ben bir aile kuzusuyum,arkadaşlarıma düşkünüm,İstanbul aşığıyım!!! Gönül ferman dinlemiyor malesef, beeeeen bu eylül adanaya taşınıcaaam artık oralardan seslenicem,herkesi arkamda bırakıcam; annemi,arkadaşlarımı,kuzenlerimi,herşeyimi beni ben yapan herşeyi ühü ühü ühü.İllaki oralardada arkadaş edinicem, bir doktor,öğretmen,polis olsaydım zaten şark hizmetim olacaktı il il güzel ülkemizi gezecektim diye avutuyorum kendimi:)
Adana'ya 5 sendir gidip geliyorum, ama geçtimiz zamanlarda ablalrımla ( kuzenlerim) gittim.Yine aynı adanaydı,yine aynı hava,aynı sıcaklık,aynı kebap,aynı balık...görünürde tabi... ama ben neden daha fazla mutluydum? sanki adana adana oldu.

Çünkü ailemden bir parça yanımdaydı gözlerine baktığımda ne demek istediğimi anlayan insanlar vardı yanımda,acı yiyip dilim acıdığında ekmek içi verenler vardı,elimi bi yere çarptığımda 'gel buraya yaramaz koca kız oldum ama yaramazlığın geçmedi!bu küçüklüğünden beri böyleydi'diyenler vardı, içimdeki çocuk zıp zıp zıplamaya başlamıştı hahayt Beni tanıyanlar bilirler öyle romantik,duygusal biri değilimdir ama şunu çok net biliyorum ki insanın ailesi nerdeyse mutluluk orda.Hayat sevdiklerimiz olmadan bir hiç....Mono bile dudak büktü 'senin bu kez gözlerin gülüyor demek ki; ablaların gelince böyle oluyorsun' diye:) ogg krocum adanalı sevgilim,tabiki öyle, onlar benim ailem ama unutmaki ben sana Evet dedim :) kıskançlığı geçti hemen biricik nişanlımın :) ...


Alışıcam tabiki adanayada herşeyede ama işte aileyi,arkadaşları, arkada bırakmak koyuyo beee... Çaktırmıyorum ama çOoOoOoOoOoOoOk koyuyo....

12 Nisan 2010 Pazartesi

AĞLADIKÇA...


Klasik bir akrep burcuyumdur...İşin komiği; yükselenim de akrep, istesemde belli insanlar dışındakilere açılmam, birine güvenmem için çoooook zamana ihtiyaç duyarım,şüphe bazen beni yer bitirir,süper senaryolar kurarım... Çokda takmam yani akrebim işte o kadar...
Amma velakin literatür'e baktığımızda benim daha bi ketum, hislerini belli etmeyen, ağlamayan,dişini sıkan biri olmam gerekir, ama nerde????? tam tersi hahayttt.
Bir huyum var ki paylaşmadan edemeyeceğim; ühü ühüüüüü çok kolay ağlıyorum... Grurum kırıldığında mesela asla tutamam asla içime atamam, canım acıdığında, işte geçen akbilim çalındığında... 'aptal yerine konulmuşluk' özellikle çok ağlatır. Bir de yani ağlamam geldiğinde ortamın , nerde olduğumuzun hiç önemi yok hahayttt
Ağlayınca açılanlardanım ben, ağlayıp ağlayıp içindekini atanlardanım. Kimisi ağladıkça bunalır ben tam tersi ağla ağla....O kadar abartıyorum ki bazen 2 gün gözümün şişliği geçmiyor hahaytt
Ya ağlamak zayıflık göstergesi mi? Neden insanların bazıları bunu böyle algılar? Onlarda mı sorun bende mi? Ülen ne yazıf olacam yaaaa sanki heryerimiz tam hahayyyt Benden tavsiye ağlayın açılın :) kasılmayın, sallamayın herkesi. Ağlatandan da acınızı münasip bir zamanda çıkartın hahaytt kanınızı yerde komayın hahahaaaaa
Nasıl ki kimseye hesap vermeden gülüyoruz o halde hesap vermeden içimizide dökebiliriz...Bu kadar lüksümüz var ayol hahayyyt
Gözlerinizden mutluluk gözyaşları eksik olmasın efendim saygılar..
Trt radyolarından Hürrem Sultan hahaaaaayt.

7 Nisan 2010 Çarşamba

AKBİLİM ÇALINDI !!!


Ya ne kadar küçük beyinli insan var İsatanbul'umuzda, aldığını bulduk sanan,üç kuruşa tamah eden... Dün sıkış pıkış son merdivenine binebilmeyi başardığım 500T halk otobüsündeydim.Herzaman ki gibi akbillerimizi toplayıp uzattık,elden ele basılıp geri gelecekti güyaaa... Eeee bekle bekle ineceğimiz durak geliiyodu artık,bağırdık hafif hafif 'akbillerimiz nerde? ' tarzında.tık yok.En son arkamdaki bayan ' ben temizlik işçisiyim ve 110 tl verdim, alan geri versin çoluğumun çocuğumun hakkı' die ağlamaya başladı.Yanımdaki 50 yaşlarındaki adam da 'bari anhtarlarımı versin akbil onun olsun ' die inledi.En son ben avaz avaz'inanmıyorum ya bu kadar terbiyesizlik, hadisizlik olmaz' demeye başladım.Ya herşey de çalınabilinir mi? Yuhh diyorum yuhhh alan onu rula yapıp münasip biyerine inşallah....
İlk kez bişeyim çalındığından mı? aptal yerine konmuş olmak mı? bilmem beni hüngür hüngür ağlatan :( kesinlikle olayın maddi boyutu değil bu kadar güvensiz bu kadar aciz insanlarla yaşıyo olmak beni delirtti.
Canım mono'm da ' dert etme Hürrem ben alıcam yenisini sana,hiç para ödetmicem sana' die beni telkin ediyodu. canımm oggg. ama tabi konu maddilik değil bu kadar aptal yerine konmak çok uyuzzzzzzzz edici.

2 Nisan 2010 Cuma

RAKI ROKA HOBAAA...

Hayatın tadını çıkarmayıp, offlayan pufflayan insanları sevmiyorum!! Arkadaş olarakta seçmiyorum, yaklaşmıyorum ve yaklaştırmıyorum...İçimde her zaman yüksek bi yaşam enerjisi var. Tabiki benimde, zırıl zırıl ağladığım," herşey beni mi bulur?,ölsem daha iyiydi, bu bana yapılırı mı? üleyyyn" dediğim anlar var hahayttt
Ama bunun dışında; paramın yoksa ve 1 saatlik yol yürümem gerekirse 'aaa süper yahu hemde spor olur' diyebilecek kadar pozitifim,rahatım. Rahat olmadığım 'çıs çıs çığırdığım ozman taksiye binerim! babam öder!' dediğimde görülmüştür hahaaayt

Ama bide uyuzluğum var asla ve asla yanında rahat edemeyeceğim konuştuklarıma dikkat etmem gerekecek kişilerin ortamına girmem ve almamda hahahayyyt.Oturup konuşuyosam, rahat edicem ,hebele hebele dediğimde; karşı taraf bilicekki Hürrem geyik yapıo "bugün iyi gününde" birinin arkasından (bu annem,babam,sevgilim,kankam vs. olur)atıp tutuyosam,bilecek ki; gerçekten öyle düşünmüyorum! Sadece rahatlamak amaçlı konuşuyorum. O yüzden bence çoook arkadaşım olmasına gerek yok, yanında rahat ettiğim sınırsız güldüğüm 'kendim olabildiğim' az ve öz kişi olsun bana yeter. Tabiki bu tarzda olan yeni insanlarla arkadaşlarla tanışmakta keyifli...

Sürekli kendini öven insanda sevmiyorum. Ben, kendini unutan,eğlenmesine bakan,ne konuştuğunu bilen,ona buna sarmayan insan seviyorum...

Rakı-roka-balık yapmayı da çook seviyorum.İyi içiciyimdir bir kadehten sonra 'ooo çok içtik' derim hahaayt.Deniz olsun,mangalda levrek olsun,sohbeti hoş arkadaşlar olsun tamamdır:) Tabii sürekli bu tatda yaşayan biri değilim ayda bir belki o bile değil...
 
Wordpress Theme by wpthemescreator .
Converted To Blogger Template by Anshul .