30 Temmuz 2010 Cuma

ÇOCUKLUK...

Küçükken  henüz saçlarım simsiyah olmadan açık kestane olduğu dönmelerde :) yeni bir yere gittiğimizde tanımadığım bilmediğim evlere bakıp acaba içinde kimler yaşıyo diye düşünürdüm. Neden bu kadar kafa yorardım onu da bilmiyorum ama çok zevkli olduğu kesindi.

Bir evin penceresine bakar kurmaya başlardım. Belkide; orda benim gibi çocuklar vardı ve babaları onları dövüyordu, belkide; üvey anneleri vardı onlara sürekli bağırıyordu, onlar çok mutsuzdu, bide bu kurduğuma inanıp onlar için ağlardım eheuehue 

Ya da; o evdeki benim yaşlarımdaki kız, çok zengindi... Belkide çok fazla oyuncağı vardı, pamuk prenses gibi giyiniyordu, hizmetçileri vardı, odası pembeydi, heryerde barbi bebekleri vardı, özenilecek ipek saçları vardı ama benim ki daha ipekti :) onunda gözleri yeşildi belki. Her görenin 'büyüyünce çok canlar yakacaksın' dediği türden. Ozman da o kıza uyuz olurdum, kıskanırdım ne demek canım o kim oluryormuş(du)!  bu kezde kuruduğum hayale inanıp kıza yeniden uyuzz olurdum iyi mi? :)) çocukken ne kadar saf oluyormuşuz yahu...


Bir bebeğim varken ikincisi alınırken de sinir olurdum ben :) Şimdi hangisini çok sevecektim? offf aslında gönlüm yeni bebekten yana ama eskisi üzülürse ? onada yapılmazdı şimdi bu güne kadar ona elbise diktim onun saçlarını taradım kıskanır diye istemeye istemeye onunla daha çok oynardım diğer yeni bebeğe çok pas vermezdim allahım adalet duyguma gıpta ediyorum eheueheuehe.

Uykuma ozmanlarda çok düşkündüm. Okuldan geldikten sonra annemin koyduğu yoğurtlu ıspanağı yerken ıspanağın içine yüzümü koyup uyumaya devam etmişliğim var eheueheueheueh.

 Bide kocaman pandam vardı :) annem onu makineye atmıştı, boynu incecik kalıp vucudu şekilsizleşmişti, gayet komik gözüküyodu ama şimdi şekli bozuldu onu sevmemek olmaz diye onu da dışlamamış her oyunuma katmıştım. Üzülmesin die dışlanmış hissetmesin diye eheueheueheueheueh 

Ve ... Bakıyorum .. Şimdi de öyleyim... Gelir seviyesine, kıyafetine, konuşmasına bakmam arkadaşlıklarımda. Her çeşit insanla konuşacak şey bulurum ben.Konfeksiyoncu arkadaşlarımla işlerin yoğunluğundan, kumaş tozundan, ssk yapıldı mı yapılmadı mı?, Master yapan arkadaşımla Ales'e nasıl hazırlansam'ı, evli çocuklu arkadaşımla eşini bebeğine günde kaç gram mama verdiğini..... İlle bulurum kimseyi yadırgamam... Okuduğum üniversitede hatta, kuaföre gittiğimde bildiğin hayat kadınıyla oturup erkekleri konuşup yerlere yatmışlığım, pazarda görüp herkesin bakışları arasında ona sarılıp,öpmüşlüğüm, gelirken vedalaşmışlığım var.  Üzülmesinler diye... Dışlanmış hissetmesinler diye... Parası yoksa benim gibi giyinip gezememişse aldığı parayı aileye vermişse ne yapabilir yani? Yada bizim kadar şanslı olmayıp bir şekilde bedenini parayla satıyorsa ne yapabilir? eminim ki bu onun genç kızlık hayali değildi!!!!  

O yüzdendir etrafımda adam ayıran insanlara, yukardan bakan birilerini görünce dayanamam, her lafını baltalarım, uyuz olurum, cevaplarım çaktırmadan çok sert olur, mümkünse çok kıl davranırım bile isteye...
:))

Ben pandamı bile evciliklerime kattım sırf üzülemesin diye eheueheueheuehe.  Bide yani çok sevilen bir çocukluk geçirdim, hep el bebek gül bebek oldum, yani okuyanlar 'anam kız hep dışlanmış napsın ' gibi birşey düşünmesin eheueheueheueh.

Öpücük...

27 Temmuz 2010 Salı

SÜPRİZ (MİŞ) !

Hafta sonu sevgilim bizdeydi :) Çeyiz aldı bizim ki ve tutturdu bizim orda çeyiz giderken davul zurna çalınır!!! ya ne kadar antika adet varsa bizde çok şükür. Lütfen dedim bohçaydı ıvırdı zıvırdı başıma bide davul zurna çıkartmayın gözünüzün yağını yiyim hahayt. Oldu olacak bide at getirin beni otutturun tepesine...
Tamam dediler (annem -babam-Mono)  madem istemiyosun getirmiyeceğiz. Ohhh üstümden yük kalkmıştı rahat rahat uyudum. Sabah oldu tam kahvaltı sofrasını kuruyoruz çat kapı kamyoncu gelmesin mi? 2 saat önceden geldi yahu cins adam neyse hadi dedik geldi bari yapılacak birşey yok. İyi dedim sessiz sakin insan gibi yükleyelim kamyona, tam bunları düşünürkene bir zurna ve davul sesi Allahım dedim bak aklımda o kadar kurdum ki yukarıdan kulağıma sesler gelmeye başladı, Çizgi'ye baktım ondada benim surat ifadem mevcut demekki sadece ben duymuyorum bu sesi!!!! yaaaa dememizle balkona fırlamamız bir oldu allahım wallahi şaka maka, bir davulcu bir zurnacı, bir kamyon  herkes balkonda ıyyyyyyyyy hemen yüzüme olaylarla hiç ilgim yok ifadesi verdim hahaytt. Kimin marifeti derseniz? Babamın!! Efendim birde gevrek gevrek gülüyo 'size süpriz yaptım Mono çok istiyodu kırmayayım çocuğu dedim' diyo. Yaaaa kızını kırıyosun daha mı iyi. Benim ailem neden böyle varsa yoksa damat. İyi çocuk ya tuttular ya gözleri tamam sırtı yere gelmez beyimizin.
 Wallahi sonrasında Şansböcüğü adetten olmak üzere çehizin üzerine oturdu kopardı bri miktar para :) En keyifli kısmı buydu :)  Onun dışında ben sanki komşu kızının çeyizi gidiyomuş modunda Çizgiye sarılıp balkondan bakıyorum, komşulara el sallıyorum hiç üzerime alınmıyorum eheueheueheueheueh

Ya walla çok krolar ya davul zurna ya ıyyyyyyyyyyyyyyyy. Wallahi ne diyim ben daha neyi istemiyosam başıma gelio eeueheueheue. Keşke at olsaymış be daha bir otantik hava olurmuş :)

22 Temmuz 2010 Perşembe

NE YORULDUK BEEE...

Evet farkettim blog evlilik bloğu olma yolunda gidiyor. Aslında böyle düşünmemiştim daha çok geyik yapıp daha çok ti'ye alacaktım, herzaman yaptıpğım gibi :) ama lakin fekaaat çünkü öyle olmadı :) eskiden ben bu işlere girmeden önce böyle eşya, tül, perde konuşan kişileri yarım yamalak dinlerdim sıkılırdım çok öfff derdim ne bu yahu! hayat bu mu? ıyy aile sorumluluk yok ev yok borç nasıl bana uzak nasıl düşünülmeyen :) ben sadece gezeyim yeni yerler göreyim, alışveriş yapayım, yeni yeni kitaplar alayım, kahve içeyim bizim kızlarla boğazda,fransız sokağında, tatile gideyim, en yeni bikinimi giyim,biraz kilo verim, müşavirlik sınavı felandı... Bunları çok iyi bildiğim için kimseye oturup saatlerce ev eşyası anlatmıyorum ( enn yakınlarım hariç) yada eksik saymıyorum, sanki ben değilde bir yabancı evleniyomul gibi gayet coolum:)) ya ama ciddiyim ruhumda da henüz evleniyorum hissiyatı yok. Dün çeyizlerimi koliledik ( malumunuz Adanaya gidecek bunlar koli şart) sanki üniversiteye gidiyorum da eşyaları koliliyorum.Bir benden diil, başkasına hizmet ediyorum sanki !!! Kybele_f'ciğimle güle oynaya,ter kan içinde kala kala, geyik yapa yapa koliledik. ( 12 havlular!! Anlayan anladı :)) )


Evet geeeeel geeel nevresime geeel ( burda pazarcı gırtlağı hakim :) ) 


Evet buda aniden çekilmiş hallerimden efendim anammmm ne perişanım ne felaketim :) olsun her halimi koyarım allahım nasıl özgüvenliyim eheueheue nasıl kendimden eminim eheueheueh


Arkadaşımında bende geri kalır yanı kalmadı o da yamuldu diz diz biz dizdikçe annem getiriyo biz dizdikçe annem getiriyo böyle kısır bir döngü :)


Pislik olsun diye ne var ne yok çektiklerimizden :))


Bu da benim Kral babam... Ogg baba seni çok seviyorum canımmm... Elindekide evim için aldığım 'fil ve yavrusu ' :))


Anne anne anneciğiiiiiiiiiiiiiiiiiim.... Kitaplarını toplamaaa! evi okadar boşalma ! Ne öyle kafayı mı yiyim? Onları da sonra alırsın ! diye isyan eden annem :))  Hepimize şaka gibi gelen bir olay benim evlenecek olmam:) evet birşeyler yapıyoruz ama kime Hürreme değil ya ortaya  modu hepimizde hiç üstümüze alınmıyoruz bu olayları :))) 


Şu küçükken çıt çıt patlattığımız paşetler varya, hani elimize alır dakikalarca bırakmayız pıt pıt heh işte ona sardık kırlacakları, okadar özendik aldık oraya giderken bişey olursa Şoförün gırtlağını sıkarım
Bitti hadi bakalım bu günüde tarihe kazıdık döner döner bakarız :)) Not: Çizgii yanımda olamadı ama uzakta oturduğu için o yüzden üzülme temem mi? seni seviyorum çomçoooookkk...

18 Temmuz 2010 Pazar

BEYOĞLU BİR İKİ...

Beyoğlunda sallandık biraz ve tabiki kahve içtik olmaza olmaz... Hesabı Kybele_ f ödediği için daha bir güzel di kahve eheueheuehe Bu arada bende Samsung kullanıcılarındanım bu telefonu sveiyorum..



Hesabı ödeyeceğini bile bile mutluluk pozu verenkybele_f :)) eee ben evlenecek bir genç kızım çeyiz eksiğiydi vs. hesap nanay hahaytt.
Farkında diilim...


Hanım kız ya sakin kendi halinde...
Bu da ben normal dursan şaşırırım diyo bide bana...


İyi hafta sonları efem..

16 Temmuz 2010 Cuma

ŞANSBÖCÜĞÜ




O biiiiiirrr en sevdiğim...
O birrrrr en çok kavga ettiğim...
O biiiirrr evde yokken çok canımın sıkıldığı...
O biiiirrr bana en çok laf ebeliği yapan :)
Obiiiiiirrr 'abliy abliy ' diye dolaşan...
O biiiirrr elimi öp dediğimde kesin işine gelen birşeyi aldığım için sektirmeden öpen :)
O biiiirrr dağınık....
O biiiirrrr ben evde olunca esen gürleyen ben yokken telefon açıp yanına gelmek istiyorum diyen...
O biiiir gözlerinin yeşili belli olsun diye güneşe göre açı ayarlayan :))...
O biiiir nasıl olmuşum? dediğimde 'hiç güzel değil' diyecek kadar kıskanç...
O biiiir pc uzmanı...
O biiiirrr yakışlı...
O biiiirrrr Şansböcüğü...
O benim kardeşim canım...

Doğum günün kutlu olsun Şansböcüğü ablan kurban olsun sana sıkı sıkı sarıl bana .... :))) Evde bu şarkıyı söylerim ve birlikte güleriz :) Bülent Ersoydan 'ablan kurban olsun sanaaaaaaaaaa sıkı sıkı sarıl bana kuuuurban olsun ablan sanaaa :)

Öptüm seni canımın içi İyi doğdun...

13 Temmuz 2010 Salı

Eskidendi çok eskiden...

Kamaya kalmak nedir? Siz hiç kamalara kaldınız mı? küçükken minicikken daha uyanır uyanmaz alalacele kahvaltı yapıp kendimizi dışarı zor atmışken... İp atlardık, her türlüsünü hemde, atlarkende fırfırlı eteklerimizi hoplata hoplata, ağzımızda şıpsevdi sakızlar balon balon, dünyadan haberimiz yokken tek derdimiz kamalara kalmaktı ... İp atlamanın sonunda iki kişi kalırdı en sona o halde her biri durmaksızın 100 kere atlamalıydı, yanmadan 100 tane atlayan kama'da kazanmış olurdu ... Kamaya kalmak ahhh ahhh ne kadar uzakta kaldı ...

Pazara gidilip yeni çıkan çilekli dudak parlatıcısı almak ne modaydı, Okulda arkadaşlarla konuşurken aniden çıkartılıp sürülür ve parlayan dudaklarla konuşmaya devam edilirdi....

Servisten el ayak çıkartılıp oda yetmeyip kafa çıkartılıp servis şöförinden ikaz yenirdi ... Günlük tutulurdu ve ev halkının bunu okuyabileceği düşünülmeden en saf haliyle tüm duygular yazılırdı...

Dönem ödevleri için yağmur yaş demeden Atatür Kütüphanesine gidilir gülmekten ölünür ve gerekli gereksiz sesli konuşulurdu...

Mahallede beğenilen çocukla karşılaşmak için sebepli sebepsiz bakkala çıkılırdı...

Beden derslerinde en gıcır eşofmanlar giyilip aynı renk tokası ve ayakkabı bağcığı takılırdı. Gelen arkadaşlık tekliflerine beğenilse bile anne kızar diye hayır denilirdi...

Okulda herkesin yeni yeni almaya başladığı ciks botlar için bir hafta ağlanır gerekirse aile bütçesi zora sokulur, sonrada okulda havalı havalı giyilirdi...

Yeni yeni mutfağa girilip kek yapılır ve kapıdan her girene seve seve ikram edilirdi...

Saçlar her gün sabah okula gitmeden önce jölelenir,yada dünden sarılmış bigudiler çıkartılır, siyah çorapsa siyah kazak, lacivert çorapsa lacivert kazak kombinlenirdi... Tırnaklara yasak olduğunu bile bile cila sürülür, kravat mümkünse sıradan geötikten sonra bir hışım çıkartılırdı...

Arkadaşın doğum günü hediyesi 1 ay önceden alınıp önce verilip verilmesin mi diye sabırsızlıktan çatlanırdı. Arkadaşta kalmak için yalvarılır ama bir türlü izin alınamazdı...

Hafta sonu denize gittimde yaşıtım bir çok arkadaşıma baktım biri çocuğun memesini arıyodu, biri çocuğunun peşinde koşup ağzına iki lokma atamamıştı, diğerleri artık dayanamazyıp ağlayan bebeklerinin çarşafın içine koyup karı koca sallıyorlardı....

Dönüp kendime baktım parmağımda yüzükler, dilimde şu eksik kaldı bu bitti, listeler vs... Birden aklıma Lise, Orata okul yıllarım geldi. Vay beee... Demek hayat buydu... Sıkılarak dinlenilen, anne muhabbetlerine yavaş yavaş katılmaktı... Çoluktu çocuktu gelinlikti eşyaydı... Komik ama bir ağlama hissi doğdu... Sanki benim büyümemem gerekiyormuş sanki halen İpek Ongun Kitaplarını yatağımda okuyup Serra Noyan'a hayran kalıp hayatıma dönem ödevleri, 85 alsam ortalamam yükselir tadında geri dönmem gerekiyordu... Niye bu hislere giriyorum herşeyin bir yaşı var yaşanması gerekilenler var ama ben çocuk kalmak istiyorum bu aralar... Oysaki herşeyi yaşında yaşadım ben. Güldüm sokakta ip atladım yazılıdan yüksek not aldım, teşekkür aldım takdir aldım,foklor oynadım, bisiklete bindim neler yaptım bir çocuğun genç kızın yaşında yapması gereknlerin yaptım bitirdim... bu özlem niye hiç bilmiyorum...

12 Temmuz 2010 Pazartesi

İŞTE GELDİM BURDAYIM ...

Evet sevgili blog arkadaşlarım  sizleri ve blogumu özlemişim bu bir gerçek :)) Şimdi gelelim size ev eşyası nasıl seçilir? adlı seminerime eheueheu. Burdan giderken aslında kafamda çok kötü senaryolar yazdım, kesin benim beğendiklerim farklı olacak erkek tarafı 'buna ne diyecek  eee ne de olsa İstanbul kızı halden anlamaaz' diyecek gibi  mesela :))) ama hiç öyle olmadı yuppiiii

 Eşyalarımın hepsi beyaz aralarda siyah bir kaç detay var ama hakim renk beyazz. Tabi kayın validenin ve annemin ' beyazı nasıl kullanacaksın vs.' gibi sözlerine 'yahu çalışan bayanım tutarım haftada bir tombul  ( burdaki tombul temizlikçi teyzeler oluyor ama benim suçum yok genelde toımbullar :) ) ' diye cevap verdim. Mobilyaları seçerken biraz huzursuz oldular sadece, çünkü; ben 2 katlı olan mağazada bir aşağı bir yukarı koşturuyorum 'bunun masası diğer takımın sandalyesi, ama diğerinin konsolu fakat bunların kahverengi yerleri siyaha boyansın ' şeklinde emirler yağdırıyorum eheueheuehe Baktım annem, kayınvalidem, ve kayınpeder sıkıldı 'yahu siz yorulmayın oturun şuraya ' buyurdum, mağaza görevlilierinide önlerine koyup bir kahve söyledim onlar hem dinlenip hemde ' ah ah ev dizmek hiç kolay değil bu zamanda' tadında muhabbet ederken ben bütün detayları seçtim, yetmedi çizdim :) tv ünitesini mesela çok beğendiğim bir mağazada görmüştüm ve fiyatı çok fahişti,  bu adamlar imalatçıcı olduğu için %30 gibi bir indirimle yapabildiler  onu süper :)) İşim bittiğinde toplamda 4 saat mağazada kaldığımızın farkına vardım eheuehe ya ama bilenler bilir herşeyin içime sinmesi önemliydi, sindideeee :)

Tüm bunlar bittikten sonra Mono geldi Adanaya ( işlerini anca bitirmiş Krocum ogg nasıl harap ve bitaptı) 'ee sen beğenecekmisin hepsini Hürrem seçti oğlum ' dediklerinde ' Ben Hürrem'in zevkine sonsuz güveniyorum anne, görmeme bile gerek yok ' diyerek benden 100 point:) aldı nişanlım. Bunun üstüne ben 'neden geç geldin tek başıma seçtim hepsini' tarzı carlamalarımdan vazgeçtim eheueheu Ama 'beni denize götüüüür neden ben suya giremedim ühüüü ' diyerekten yedim bitirdim beyimi eheuehe. 1,5 gün denize girebildim ama sorun yapmıyorum önemli olan katılmaktı ehe ehe ehe ehe

Hee bide kocaman bir tv seçtim görgüzlüğün bu kadarı :)) ya büyük tv sevmek suç mu? Satıcı dediki ' hanfendüüü şaşı olursunuz ama bu kadar büyük tv ile, hem görüntü kalitesi düşer, gözünüz yorulur vs.' aaaaaaaaa hepsini bende biliyorum ama bu büyük tv sevgime laf geçiremiyorum eheueheue Walla banane o gelip izleyenlerin sorunu ben yeterince büyük aldığıma inanıyorum. Görgüsüz müyüm? evet' Mutlu muyum? Evet eheueheueheueheu 

Bugünlük bu kadar olsun geldim nasılsa bol bol okucam sizi kimler neler yapmış merak içindeyim...
Öpücük...

8 Temmuz 2010 Perşembe

ADANANIN YOLLARI TAŞTAN

Pazartwsidwn itibaren Adanadayım evime eşya seçmw işiyle meşgulum :) Çok tereddütle gelmiştim buraya gözümde büyümüştü herşey nasıl olacak? Nasıl eşya seçicem vs. ama şuan eşyaları seçmiş perdeler için birazdan ölçü vermeye gideceğim :) Eşyalarımı çok beğendim içime sindi hepsi :) Mutluyum :)  Monocuğumda mutlu ben sorunsuz cırlamadan hallettim die eheueheueh bide. İşin komik yanı benm Adanadayken Mono Antalyada çalışıyordu tüm eşyaları almaya, ben annem kayınvalide ve kayınpeder  gittik.Tabi haklarını yemiyim hiç birşeye karılmadılar ben döne döne satıcıları yora yora seçtim erheuheue

Şimdilik bu kadarla yetineyim cafeden bu kadar seslenebiliyorum...
Öpücük hepinize...

2 Temmuz 2010 Cuma

Çilek Soslu Muhallebi




Geçenlerde yaptım bu tatlıyı... Hmm çok güzeldi...Yine çok marifetli bir blog arkadaşımın sayfasından gördüm yiyenler beğendi... Bildiğimiz tavuk göğüsü malzemelerinin içine limon kabuğu rendeliyoruz ve hindistan cevizi atarak pişiryoruz kıvamını hafif yumuşak olsun diye unu azaltıp koyuyoruz ve kaselere boşaltıyoruz. Üzeri için ; 1 kg çileği rondodan geçirip, tencereye alıyoruz içine toz şeker,su ve mısır nişastası katı reçel kıvamın agelene kadar pişiriyoruz ve üzerine döküyoruz muhallebinin.Dolapta bir gün dinlendirip seriviz yapıyoruz. Hem çok leziz hemde hafif...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Evet dedim...

Bol güneşli bir gündü  çok iyi hatırlıyorum...

 Mecidiyeköyde buluşacaktık ve ben Çizginin çok beğendiğim bodysini daha o giymeden alıp giymiştim, tatlı yeşil ince hafif göğüs dekoltesi olan, altına yeni aldığım dar dizleri yırtık kot ve yeni aldığım altın renkli bocuklu terlikler, terliklerle takım çanta,saçlar dümdüz bele kadar açık...

Geldin ve hemen saçlarımı sevdin  her zamanki gibi ... ' hadi kız kulesine 'dedin. İstanbullu olmama rağmen benim o güne kadar gitmediğim, senin benden önce gittiğin çook beğendiğim  kızkulesine...
 Gittik güle oynaya... Yemek yerken, kulenin o şahane manzarasına nazır masamızda, cebinden hışır hışır bişey çıktı ve 'Benimle evlenir misin? ' dedin. Ne kadar yakın ne kadar net  o görüntü şuan ... Büyük bir sevinçle  'Evet evet' deyişim ve sarılmamız :))))) Ahh Ahh yaşlanmışız üzerinden 4 sene geçmiş :)

 Uzaklığın bu handikapı var işte böyle güzel günleri rötarlı kutlamak :(  Bende isterdim bugün gidelim başbaşa yemek yiyelim eski günleri konuşalım ama işte kader utansın ne diyelim :)

İyiki seni tanıdım sevgilimmm... Seni seviyorum krooo hemde çokkk Adanalııııı :))) Bu sene çiçek bile gelemiyor  ahh ahh iş güç Allahım eskiyoruz eheueheueheue
 
Wordpress Theme by wpthemescreator .
Converted To Blogger Template by Anshul .